20 Haziran 2020 Cumartesi

BABA GİBİ SATIŞÇILAR


BABALAR GÜNÜ



 






Cennet anaların ayakları altındadır.

Ana gibi yar, vatan gibi diyar olmaz.

Ağlarsa anam ağlar, gerisi yalan ağlar.

Annenin hakkı ödenmez.

Hiç unutulmayacak yüz anne yüzüdür.

Erdem ile mutluluk anne ile kızı gibidir.

 

Hepsi de ne kadar güzel, ne kadar doğru sözler; katılmamak mümkün mü ? Anneler, kutsallarımız, varlık sebeplerimiz…

 

Bir de belki de biraz yan rolde kalmış, perde arkasında bekleyen diğer kıymetlimiz babalar var. Bugün onların günü...Sadece biyolojik baba olanların değil, hatta biyolojik baba olmanın çok daha ötesinde olabilenlerin; cesaret gösterenlerin, hayat mücadelesi verenlerin, eve ekmek götürmek için uğraşanların, dağ gibi dik duranların, göz yaşını içine akıtanların,  yılmayanların, çok çalışanların, evladı olmasa da evladı gibi bağrına basanların, koruyan, esirgeyen, şefkat ve merhamet edenlerin, güven verenlerin, samimiyetle ve yürekten sevenlerin, velhasıl derler ya “babalık yapanların” günü bugün. Gerçekten babalık yapanların günü kutlu olsun, ebediyete intikal edenlerin ruhları şad olsun.

 

Mesleğimle babalık arasında ne kadar da benzer yan olduğunu fark ettiğimde bu yazıyı paylaşmak istedim. Bir satışçı dediğimiz insanın, erkek ya da kadın fark etmeksizin babalığa dair sayabileceğimiz özellikler taşıdığı, taşıması gerektiğini görüyorum. Elbette bu konunun bir cinsiyet ayrımcılığı olarak değerlendirilmemesi gerekir. Yoksa az önce ifade ettiğim üzere, evlatlarına her şeyden ve herkesten fazla emek veren, seven, fedakarlık yapan annelerimizin hakkını baştan teslim ediyorum.

 

Bir satış işinde çalışan kişinin her şeyden önce çok çalışması gerekir. Nedir çok ? Sabah evden çıktığı andan itibaren yapabildiği kadar çok müşteri ziyareti yapması, alabildiği kadar çok sipariş alması, toplayabildiği kadar çok tahsilat toplaması, müşterisinde tanıyabildiği kadar çok kişi tanıması, kendini sevdirebildiği kadar çok sevdirmesi, sattığı ürün ise hakim olabildiği kadar çok hakim olması, çok verimli olması, çok dinlemesi, çok soru sorması, çok problem çözmesi…Ve daha onlarca çok şeyi başarabilmesi beklenir. Bir satış görevlisi çok fonksiyonlu olmak zorundadır. Hani İngilizcede “multi-tasking” diye ifade edilir ya, işte ondan…Bir babanın da çok çalışması gerekir. Çok yönlü-fonksiyonlu olması gerekir. Kendi için, evladı için, babalık yaptığı her kim ise onun için…

 

Bir satışçının özverili olması gerekir. Mesai kavramı yoktur. Evet belki güne 9’da 10’da başlar ama öğlen arası yoktur, bazen herkes işten evine dönerken satışçının bir müşteriye daha uğraması gerekir, CRM’e günlük aktivitelerini girmesi gerekir. Bazen fuar vardır, bazen toplantı; haftasonu, tatil demez, işinin gereğini yapar. Yapmak zorunda olmadığında bile, özveri gösterir, fedakarlık yapar. Tıpkı bir baba gibi…Özveri, fedakarlık, önce çocuğum yesin, önce çocuğum giysin; o hasta olmasın, ben olayım…O rahat etsin yeter.

 

Satışçı bir şirketin bel kemiğidir, vitrinidir. Firmanızın müşteriye açılan penceresidir. Onun konuştuğu şey, onun giydiği kıyafet, onun bıraktığı iz şirketinizin bıraktığı izdir. O hata yaparsa şirketinizin hatası, o başarılı olursa şirketinizin başarısı olur. Satışçının üzerinde aslında bir de böyle bir yük vardır. Gerek maddi gerek manevi açıdan, bu bilince sahip bir satışçının yükü ağırdır. Bir baba gibi; baba evin direğidir. Evi ayakta tutmak için yüklenir, sahip çıkar.    

 

Satışçı birçok kez güler yüzlü olmak, pozitif olmak zorundadır. Hayat her zaman herkes için zor zamanlar gösterebilir, sınavlarla zorlayabilir. Ama müşterinizin karşısında duruşunuzu bozmamalısınız, güler yüzü bırakmamalısınız, sorunlarınızı bir süreliğine bastırabilmelisiniz. Tıpkı bir baba gibi…Baba, evine güzel enerji verir, çoğu zaman derdini, sıkıntısını içine atar, etrafındakileri üzmemek için gözyaşını içine akıtır…Tam da şu an aklıma Will Smith’in Umudunu Kaybetme (The Pursuit of Happiness, 2006) filmi geldi. Bu vesile ile şiddetle tavsiye ederim.

 

Bir satışçının yılmaması gerekir. 10 müşteri arar, ancak üçünden randevu alabilirsiniz. 3 proje çıkartır ancak birini satışa çevirebilirsiniz. Satış hayatı böyledir. Tabiri caizse, duvara çarpa çarpa yolda yürümeyi, başarısız ola ola başarmayı, hata yapa yapa yapmamayı öğrenirsiniz. İyi satışçılar, bir anda iyi satışçı olmamıştır. Yılmadan devam edebildikleri, hatalardan ders alıp iyileştirebildikleri için başarmışlardır. Yılmadan, pes etmeden hayat mücadelesine devam eden babalar gibi…

 

Satışçı cesur olmalıdır. Çekinmeden kapıyı çalabilmeli, kaybedeceğinden korkmamalıdır. Satış kapatabilmek için o siparişi isteyebilmelidir. Tahsilatı geciktiyse ödemesini konuşabilmelidir. Müşteriden itiraz gelecekse o itirazı anlamalı, karşılamalı ve gereği ne ise yapabilmelidir. Bir baba gibi; zorluklara, korkulara meydan bırakmamalıdır. İnsanız, korkarız, doğal bir duygudur. Korkusunu bastırabilen, korktuğu halde üzerine gidebilen satışçılar baba gibi satışçıdır.      

 

Satışçı güven vermelidir. Güvenmediğiniz birisiyle ne iş yaparsınız ne de arkadaşlık…Güven ticari hayatın devam edebilmesi için, müşterinizin sizinle çalışmaya devam edebilmesi ve uzun soluklu ilişkilerin anahtarıdır. Güvenin olmadığı yerde sadık müşteriden, etik ve ticari başarıdan söz etmek zordur. Babalar da güven verir, evlatlarına, eşlerine, etraflarına, her kime babalık ediyorlarsa; arkamda dağ gibi babam var dedirtebilen babalar…

 

Satışçı samimi olmalıdır. Müşterisine yaklaşımında, olumlu veya olumsuz fikrini beyan ederken, bir konuya itiraz ederken, bir sorunun çözümü için uğraşırken, müşterisine nezaketen giderken, bir projenin ilerleyebilmesi için, durum her ne ise ve neyi gerektiriyorsa gönülden, içten samimiyetle hareket etmelidir. Babalar gibi, samimi, sevecen, içten…

 

Yaptığı işi layıkıyla yapabilen, kendine ve etrafına katkıda bulunan, dürüst, cesur ve çalışkan tüm meslektaşlarımın, babalığın hakkını verebilenlerin, baba adaylarının ve babaların günü kutlu & mutlu olsun.

 

Sonraki paylaşımda görüşmek üzere.

 

Selamlar.

 

Çağrı.


1 yorum:

  1. Ancak okuyabildim. Ders cikararak keyifle okudum. Kalemine pardon klavyene sağlık.

    YanıtlaSil