SENİN DIŞINDA CEREYAN EDEN HER ŞEY İLLÜZYON, TEK GERÇEK NE YAPTIĞIN VE NE YAŞADIĞINDIR.
Sanırım binlerce hatta on binlerce
insan kafa yoruyor kişisel gelişim üzerine, satış özelinde de durum çok farklı
değil muhakkak. Eğitimler, kitaplar, konuşmalar, özlü sözler, danışmanlıklar ve
daha nicesi…Aslına bakarsanız eğitim sektörü içinde bir alt başlık ama büyük
bir alt başlık. Zira üretilen her şeyin tüketilmesi lazım ve üretilen her ne
ise, mal veya hizmet, tüketiciye ulaşması da lazım. Bunun için de en kalabalık
meslek gruplarından birisi olmasına şaşırmamalı. Türkiye’de 2019 sonu
itibariyle TOBB verilerine göre 90.000 kadar aktif şirket olduğunu düşünürsek, çok
genel bir hesapla bunun iki katı kadar da satış kadrosu olduğunu söylemek
mümkün olabilir sanırım. Bu kadar şirket, bu kadar satış kadrosunun olduğu
yerde, rakipler ve meslektaşların önüne geçebilmek için kendini geliştirmeye çalışan,
bunun için eğitimler alan, kitaplar ve makaleler okuyan tüm satış
profesyonellerini de takdir ve tebrik etmek gerekir. Elbette satış
eğitimlerini satabilmek de bir satış gerektirir ve bu da sektöre dahil bir alandır. Bu eğitimleri satanları da unutmamak gerekir.
Meslek hayatı boyunca hiç satış
eğitimi almamış olan var mıdır ? Bence yoktur. Zira bir eğitim kurumu ya da ünlü
bir satış gurusundan olmasa bile, müdürden, kıdemli/tecrübeli satışçıdan yani
bir şekilde işi bilen birinden eğitim almışsınızdır. Bu mesleğin incelikleri,
zorlukları, avantajları, fark yaratabilecek adımları vb birçok unsuru dinlemiş,
müşteri karşısında pratik etmişsinizdir.
İster ücreti karşılığı en
bilindik eğitim kurumlarından ve kişilerden alınsın, ister kendinden daha bilgili
ve tecrübeli meslektaşlardan alınsın, satışa dair aldığınız tüm eğitimler,
okuduğunuz kitaplar, izlediğini videolar, filmler ve daha birçok destekleyici
unsur aslında kocaman bir illüzyondan daha fazlası değil !
Neden mi ? Dinlediğiniz,
okuduğunuz, öğrendiğiniz onlarca ders niteliğindeki hareket, tavır, öğreti siz
onlara sahip çıkıp, bilfiil uygulamadıkça, satış hayatınıza entegre edip aktif
olarak kullanmadıkça aslında size ait değiller, hatta sizin için gerçek bile
değiller. Hepsi birer illüzyon…Bilmem anlatabildim mi ?
Bir illüzyon gösterisi
izlediğinizde hoşunuza gider değil mi ? Vay be bunları nasıl yapıyor, acaba bu
işin hilesi nerede der, açık aramaya, işin içindeki göz yanılmasını bulmaya
çalışırsınız. Eğitimler ve eğitime dair her şey de böyledir. Sadece izleyerek,
aklınızda deli sorularla baş başa kalır ve bir süre sonra da gördüğünüz
illüzyonu unutursunuz. Bununla birlikte, gördüklerinizi-öğrendiklerinizi
yapmaya başlarsanız, hayatınıza katarsanız artık illüzyon olmaktan çıkar ve
sizin gerçekleriniz olur. Çünkü, ne öğrenirseniz öğrenin, satışta asıl olan
sizin ne yaptığınız ve neticesinde ne yaşadığınızdır. Karada harika bir teorik eğitim
almış olabilirsiniz, ama dümene geçip de denize açılana kadar öğrendikleriniz
sadece kelimeler ve cümlelerdir. Denize açıldığınızda ise artık öğrendiklerinizi
uygulama vakti gelmiş demektir, gemiyi yüzdürecek olan, hayatta kalmayı
sağlayacak olan öğrendiklerinizi ortaya koyabilme isteği ve yeteneğidir. Hatta
fırtına çıktığında tam olarak ne yapmanız gerektiğini bilmediğiniz anlarda doğaçlama
yapabilmeyi bile bu öğrendiklerinizle başarabilirsiniz.
Uzun yıllardır birlikte çalıştığım,
hem bir şeyler öğrettiğim hem de bir şeyler öğrendiğim iş arkadaşımla geçtiğimiz
günlerde bir müşterimiz üzerinde konuşuyorduk. Yaşadığımız durum bizi hem
güldürdü hem de bir farkındalık yarattı. O kadar uzun zamandır ürün vermek için
uğraşıyorduk ve hiçbir şekilde cevap alamıyorduk ki bir yerden sonra artık
bırakmaya karar vermiştik. Gerçekten de birkaç ay boyunca hiç temasa geçmedik. Yorulduğumuzu
hissediyorduk. Derken, onca aydan sonra, hiç beklenmedik bir anda, müşterimiz
bizi aradı ve sürpriz bir şekilde bizden ürün talep etti. Yılın 51 haftası
elimizde olan ürünün, o 1 hafta elimizde olmadığı dönemde hem de…Hani derler
ya, “ölür müsün öldürür müsün” gibi bir durumdu yaşadığımız. Birbirimize baktık
ve hafif gülümsedik. Şimdi ne yapacaktık ? Biraz doğaçlama yapmanın vakti
gelmişti. Evet, netice itibariyle biz ürünü getirmeyi başardık ama bu arada
önümüze başka engeller çıktı. Bir düğümü çözüyor ama bir başka düğümle karşılaşıyorduk.
Günün sonunda bizim için ikinci fetret devri başladı. Müşteride yine suskunluk,
yine kapı duvar. Yani, yeni bir illüzyon daha…
İşte size hiçbir eğitimde anlatılmayacak,
sadece yaşayarak tecrübe edebileceğiniz/öğrenebileceğiniz bir durum. Neticede bir
şeyi öğrenmenin maliyeti olacağı aşikar, değil mi ?
Neticede üç çıkarım yapabiliyorum:
·
İlki, eğitim şart; daha da şart olan ise
eğitimde öğrenilenlerin orada kalmaması ve satış sürecine adapte
edilebilmesidir. Böylece illüzyonu gerçeğe çevirebilirsiniz. Sizin dışınızda
yaşanmakta olanı kendi hayatınızın bir parçası yapabilirsiniz. Bundan
yararlanmak da sizin elinizde olacak.
·
İkincisi ise, esas olan hangi eğitimi alırsanız
alın, ne yaptığınız ve neticesinde ne yaşadığınızdır. Bazen eğitimlerde
bahsedilmeyen şeylerle yüz yüze gelirsiniz ve o an doğaçlama yapmanız gerekir. Tabi
ki, her işi kazanacağınızın bir garantisi yok. Bazen ne kadar eğitim alırsanız
alın, yapacağınız en iyi doğaçlama da dahi kazanamayabilirsiniz.
·
Son olaraksa, kazanamadığınız zaman kendinizi kaybetmiş
olarak addetmeyin. Zira, kazanamamanın tersi kaybetmek değil, öğrenmektir. Çünkü,
tıpkı teorik eğitimdeki gibi, bu öğrendiğiniz şeyi (aldığınız dersi) bir
sonraki senaryoda hayata geçirebilirseniz o zaman kazanmış olacaksınız. Şu an
illüzyon olan durum artık sizin gerçeğiniz olmuş olacak. Her eğitim sınıfta ya
da zoom’da verilir diye bir şey yok 😉
Satışa gönül ve emek veren herkesin dikkate alması ve kendi gerçeğini yaratabilmesi dileğiyle…
Sonraki paylaşımda görüşmek üzere,
Sevgiler.
Çağrı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder