19 Kasım 2020 Perşembe

BİR DİNLER MİSİNİZ ?

 

Gerek iş hayatının bütününde gerekse satış hayatımızda birçok olumlu ve güzel davranışımız/düşüncemiz olduğu gibi azımsanmayacak seviyede hata ve olumsuz düşünce/ davranışlara da şahit oluyoruz.  Güzel şeyler artarak devam etsin diyelim, peki ya iyileştirilmesi gerekenler ?  Bugün bir hayat dersi verme niyetinde değilim ancak sıklıkla dikkatimi çeken ve doğal olarak benim de bu hataları yaptığım iki konuya belki bir kişinin farkındalık sağlamasına katkım olur düşüncesiyle değinmek istedim.

 

Kulak Verme (Dinleme)

Devam Ettirme (Sürdürme)

 

Evet, biliyoruz ki hepimizin her işi acil ! 😉

Teslim tarihi yaklaşan projeler, bitmesi gereken işler, çalışılması gereken sınavlar, tutması gerekli hedefler vb birçok acil işimiz var. Bunları bitirmekte geç kaldık. Ve işlerimiz o kadar acil ki şu an bir başkasının ne dediğini dinleyecek halimiz bile yok. Günlük hayatta en çok yaptığımız hatalardan birisi; bazen dışarıya karşı o kadar sağır oluyoruz ki aslında bize faydalı olabilecek bir sesi dahi duymuyoruz. Bu sesi çıkartanın illa amir, müdür, süpervizör, hoca, eş, üst, Jeff Bezos ya da Martin Luther King olması da gerekmiyor. Bazen, yanınızda çalışan iş arkadaşınız, meslektaşınız, bazen öğrenciniz, bazen çocuğunuz, bazen de kendi halinde herhangi birisi…

Hz.Mevlana "İnsanı İlgi İle Dinlemek İnsana Yapılan En Büyük İkramdır." der. Buradaki ifade (ikram), sözü söyleyen kişiye saygı göstermek veya ona değer verildiğini göstermek olarak anlaşılabileceği gibi, bizzat sözü dinleyen için de faydalı olacak bir öğüt ya da fikir olabileceğinden hareketle, dinleyenin kendisine de ikram şeklinde düşünülebilir. Hadi kendimize bir ikramda bulunalım ve bize söylenen söze bir kulak verelim. 

Bu yoğunluk hiç bitmeyeceği için, kulaklarımızı seslere kapatmamaya gayret ederek, iyi fikirlerin, yaratıcı çözümlerin, dost tavsiyelerin kimden geleceğine dair önyargı oluşturmadan hareket edebilmek çok önemli. Bir sözü önemli ve popüler yapan kimin söylediği değildir, o sözden bizzat sizin, biraz da toplumun ya da grubun ne kadar yarar sağladığı, faydalandığıdır. Ne kadar yarar sağladığınız ve faydalandığınız ise önce o sese kulak vermekle sonra da işinize yaracak ise duyduklarınızı uygulamakla başlar. Dinlemezseniz, ne kaçırdığınızı duyamazsınız. Aciliyetlerin, acele etmelerin, işinize yarayabilecek öğütleri, önerileri, uyarıları kaçırmanıza sebep olmasına izin vermeyin. Yabana atmayın, bu sese kulak verin. 👀

Satış dünyasındaki arkadaşlar için de aynı durum geçerli elbette. Hepimiz her konuda uzman olduk. Bilgiye erişmek artık o kadar kolay ki çekinmeden yeterli tecrübe ve bilgiye sahip olmasak bile bir konu hakkında yorum yapabiliyor, bildiğimizden fazlasına sahipmiş gibi görünebiliyoruz. Bu özgüven dışarıdan gelecek seslere kapatıyor kulaklarımızı. Çok amiyane bir tabirle, sobanın sıcak olduğunu anlamak için elinizi üzerine koymanıza gerek yok. Bir durup dinleyelim, bakalım başka bir fikri olan var mı ? Söylenen bizim işimize yarar mı, bizi bir sıkıntıdan korur mu ya da bize yeni bir kapı açar mı ?Bu fikri mantık süzgecimizden geçirip uygulamaya koymak yine bizim elimizde, ama önce bir dinleyelim. Her zaman bizden tecrübelileri değil bizden daha az tecrübelileri, bizden daha yenileri, bizden gençleri, popüler olmayanları...Bakalım onlar ne diyor, dediklerinden biz nasıl faydalanabiliriz, nasıl bir fark yaratmak için kullanabiliriz. Zaten daha iyi bir satışçı olabilmek için konuşmaktan çok dinlemek gerekmiyor muydu ? Dinlerken, cevap vermek için değil, gerçekten anlamak için, hissetmek için, söylenen şeyin yanı sıra onun arkasındaki hissi anlamaya çalışmak gerekmiyor muydu ? (Aktif Dinleme-Seviye 3 dinleme) 



 

 

Bir diğer dikkatimi çeken konu ise bazen ne kadar kolay pes edebildiğimiz, vazgeçebildiğimiz. Spora başlarız, ikinci haftasında bırakırız. Diyete başlarız akşamına bıkarız, kitaba başlar yarısına gelmeden sıkılırız, bir sıkıntı ya da zorluk gördüğümüzde “bu iş olmaz” der vazgeçeriz. Damlayan suyun kayayı parçalaması yıllar alır. Kayayı parçalayan şey suyun şiddeti değil sürekliliği ve durmadan devam etmesidir. Bir işin olması için kararlılıkla, bıkmadan, pes etmeden, her engelde moral bozmadan, motivasyonu yitirmeden, yitirdiğinizde tekrar kazanmaya çalışarak mücadele etmeniz gerektiğini siz de en az benim kadar biliyorsunuz. Öyleyse neden yapmıyorsunuz ? Bu durumu hatırlatacak birileri her zaman yanımızda olmayabilir. 

Önemli olan iç sesimizi dinlemek, zira kulak vermeniz gereken şey bazen iç sesiniz de olabilir. “Haydi, yapabilirim, başarabilirim, biraz daha gayret etmeliyim.” Beyin bilinçaltından gelen sesleri dinleyip, öğrenip bunun gerçekliğine bizi inandırma konusunda uzmandır. Bilinçaltı ise bazen sesle dile getiremediğimiz, kendimizle bile paylaşamadığımız düşüncelerin yüzdüğü bir havuzdur. Ancak, burada bekleyen düşünceler zaman içinde çok kritik görevler edinebilir. Şöyle ki, düşünceler duyguları, duygular davranışları, davranışlar alışkanlıkları, alışkanlıklar ise kaderimizi belirler. Yani, her şeyden önce düşüncelerimizi “ebilirim-abilirim” ekseninde konumlandırmamız gerekiyor. Bu şekilde bilinçaltından gelen sesler duyguları pozitif etkileyecek, bu duygular ise davranışları devam ettirme-sürdürme-pes etmeme-üzerine gitme-sabretme şeklinde tetikleyecektir. Bundan sonrası ise bir süre sonra bir yaşam ve hareket tarzına dönüşecektir. Müşterine bir telefon ettin ve istediğin cevabı alamadın, bitti mi ? Bir teklifin reddedildi ve dünya başına yıkıldı, bitti mi ? Bir işi kaybettin, ikinci bir fırsatın ya da daha başka bir iş fırsatın yok mu ? Dünyada çok az şey vardır ki bir kere de neticeye ulaşsın, olumlu veya olumsuz anlamda bir son olsun. Takım ne bir gol yediğinde ne de bir gol attığında maç bitiyor. Maçı kazandıran da kaybettiren de son düdüğe kadar mücadele etmek, oyunda kalmak ve gol atmak için ısrar edip etmemek. 

Bir başarının taçlandırılması için sürdürülebilir olması gerektiği gibi, başarısız denilen bir işten kurtulmak için de verilen mücadelenin devam ettirilmesi gerektiği aşikar. Öyleyse, başladığımız işi bitirine kadar bırakmamayı, ilk engelde vazgeçmemeyi, başardığımız bir işi, kazandığımız bir projeyi, yaptığımız bir satışı devamlı-sürdürülebilir hale getirmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Zaten satış dünyasında bu sebeple müşterilerimiz ile sürekli, uzun soluklu ve iyi ilişkiler kurmamız gerektiğini biliyorsunuz. Müşteri kazanmak kolay olabilir (ki değil 😊) ancak müşteri ile uzun süreli, sadakat ve güven içeren bir ilişkiyi sürdürmek zordur. Satış yapıldıktan sonra, asıl satış yönetim süreci başlamaktadır. Bu bilinç ve farkındalıkla hareket edenler çoğu zaman istediklerini elde edebilir ve neticeye ulaşabilirler. Kolayca olmayabilir ama olur.


 

Kimden gelirse gelsin fikirlere kulak verip, idealleriniz için mücadelenizi devam ettirebilmeniz dileğiyle…

Sonraki paylaşımda görüşmek üzere.

Sevgiler.

 

Çağrı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder