Satışın genelde bir handikapı
vardır. Satış tarafına o kadar odaklanırız ki, satın alma konusunu es geçeriz.
Zig Ziglar’ın sevdiğim bir sözüdür; “satmayın, satın almasına yardımcı olun” der
satışçılara tavsiye niteliğinde. Çoğu kez yaptığımız hata ürün ya da hizmeti
satmaya çalışmaktır. Halbuki, uzun süreli, sağlıklı ve kalıcı ticari ilişkiler
geliştirebilmenin anahtarı biraz da satın alma tarafına bakabilmekten geçiyor. Alıcı
gerçekten neye ihtiyaç duyuyor, bu ihtiyacı karşılayabilmek için
sunabileceğimiz çözümler neler, bu çözümler alıcıya ne gibi faydalar
sağlayacak, alıcının sunulan ürün ya da hizmetle ilgili endişeleri var mı;
varsa bunlarla ilgili aklındaki endişeleri gidermek ve doğru bir karar
vermesine yönelik olarak yeterince çaba gösterdik mi, alıcı bu ticaretten
tatmin olacak mı, kişisel olarak bu alışverişi bir başarı olarak görebilecek mi
gibi birçok soruya cevap verebilmek lazım.
Ancak bu ve benzeri sorgulamaları
yaptıktan ve sorulara cevap verebildikten sonra almasına yardımcı olduk diyebilir
ve güvene dayanan bir ticari ilişki başlattığımızdan bahsedebiliriz. Zira her
ilişkide olduğu gibi satış da tek taraflı bir süreç değildir. Alan ve satan (alınmasına
yardımcı olan) olarak iki taraf vardır ve sağlıklı bir ilişki için iki tarafın
da mutluluğu önemlidir. Bu noktada süreci yöneten ve ileri taşıyacak olan biz
satışçılar oluyoruz. Peki satın alacak kişiye hangi gözle bakmalıyız ?
Hepimizin iyi bildiği Maslov’un
ihtiyaçlar piramidi (ihtiyaçlar hiyerarşisi) aslında satın alma ve satış sürecinde
de yol gösterici olarak kullanılabilir.
Karşımızdaki satın alma kararı
verecek olanın da bir insan olduğunu ve her insanın ihtiyaçlar piramidine göre
yaşadığını unutmayın.
1. Önce
satıştaki fizyolojik ihtiyaçlara bakın: Ürün veya hizmet alıcının ihtiyacını
karşılıyor mu; sorununu çözüyor mu veya mevcut iş yapış şeklini iyileştiriyor
mu ? En temelde gereken tıpkı karnını doyurmak, nefes almak kadar gerekli kısım
bu. Sunduğunuz ürün veya hizmet alıcıya nefes aldıracak, hayatını/işini
sürdürebilmesine yönelik bir çözüm olmalı.
2. Sonra
güvenlik ile ilgili ihtiyaca bakın: Satın alma kararı verecek kişi kendini
ve firmasını güvende hissetmek isteyecektir. Satın alıcının/kullanıcının verdiğiniz
hizmete, ürününüze ve tüm sürece güvenmesi gerekiyor. Size güven duyulması, alıcının
sizinle yapacağı ticaretin güvenli olduğuna inanması (hem ticari hem de kalite
anlamında) bir sonraki siparişe açılan kapı ve uzun süreli ilişkinin anahtarıdır.
3. Aidiyet
hissini sağlayabilmek: Şunu duymak için çaba göstermelisiniz; “Bu ürün/bu
marka/bu satıcı ile yıllardır çalışıyorum, bugüne kadar beni üzmediler, hep
yanımda oldular ve yaptığım alışverişten çok memnunum. Kendimi bu markaya/bu
ürüne ait hissediyorum.” İnsanlar bir yere, bir kişiye ait olmak isterler, bu
satışta da böyledir. Hizmet/ürün sağlayıcısı olduğunuz firmaların kendilerini size
ait hissetmeleri için çalışmalısınız. Alıcıya karşı o kadar iyi ve dedike olun
ki, sizinle çalışmadıklarında eksikliğinizi anlayabilecekleri bir ortam
yaratın.
4. Değer
ile ilgili ihtiyaçları karşılayabilmek: “Ben bu zamana kadar kullandığım
ABC ürünü ile işime ve kendime birçok değer katabildim. Bu ürünü satın alarak
başarılı mamüller ürettim; bu hizmeti alarak firmamın başkaları tarafından tanınıp
saygı duyulmasını sağlayacak işler yaptım.” Müşteriniz sizin için böyle bir
cümle kursa gurur duymaz mısınız ? Ya da “bu firma bana değer veriyor, bu tedarikçi/bu
üretici şirketime değer veriyor” şeklinde anılmak size ne hissettirirdi ? Böyle
bir noktada sunduğunuz ürün de olsa hizmet de olsa artık kilit taşı görevi
gördüğünüzü fark edeceksiniz. Alıcı bu kilit taşının hep yerinde kalmasını
isteyecektir.
5. Kendini gerçekleştirme ihtiyacına cevap verebilmek: Sizin sağladığınız ürün ya da hizmet, satın alacak kişi tarafından kişisel başarı odağı olarak görülmeli. “Bu ürünü alarak firmama iyi bir çözüm sundum. Bu ürünü alarak firmamın giderlerini düşürebilmeye katkı sağladım. Bu satın alma sürecini yürüterek işi ben başardım.” gibi bireysel tatmin ve başarıyı karşı tarafın hissedebilmesini sağlamalısınız. Siz görüşmeden çıktığınızda satışı yapmış olarak mutlu olmalısınız, satın alan kişi ise satın aldığı ürün/hizmetteki bireysel etkisi ve katkısı sebebiyle mutlu olabilmeli. Kazan-kazan durumunu unutmayın.
Sonraki paylaşımda görüşmek üzere.
Sevgiler,
Çağrı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder