Meşhur polemik
vardır, “Şimdi sen 38 yaşında mısın, 39 yaşında mısın ? Olur mu canım doğduğun
zaman bir yaşında değilsin ya ! Seneye 40 oluyorsun. O iş öyle değil, sen şimdi
38’i doldurdun, o yüzden 38.5 diyeceksin 😊” Ne muhabbetler ne hararetli tartışmalar
döndürürdük değil mi ? Bizim evde baya gerilimli yaş hesaplama müzakereleri
olmuştur. Bu sene de aynı yaş polemiği yakın çevremde açılınca, bu konuda yılların
verdiği tecrübe ve engin tartışma bilgisiyle 😊 “sen ne diyorsan o yaş olsun” bilgeliğini
göstermeye karar verdim. Ha bir fazla, ha bir eksik. Önemli olan kaç yaşında
olduğun değil, o yaşa kadar ne yaşadığın, o yaştan sonra ne yaşamayı
planladığın değil mi zaten ? Bu yaşa kadar gerçekten yaşadım diyebiliyor musun
? 10 sene sonra olmak istediğin yeri biliyor musun ? Bu yaşa kadar
yaptıklarından mutlu musun ? Yapamadıklarından ders alabildin mi ?
Yapamadıklarını yapabilseydin hayatında neler farklı olurdu ? Birçok soru var
cevabı çok net olmayan. Önemli olan 38 yaşına girmiş olmak ya da 38 yaşını
bitirmiş olmak değil. Bu zamana kadar neler yapabildiğini, bundan sonra neler
yapabileceğine odaklanmak. Zira, sadece istatistiksel olarak bakacak olursam, Türkiye’de
bir erkeğin ortalama yaşam süresi 75 dersek, yaşadığım kadar yaşamama riskim
var. Belki de bu anlamda kritik bir seviyedeyim. Belki de bu yüzden benim için
sorduğum bu soruların cevabını bulabilmek, bulduğum cevaplara göre hayatıma yön
ve düzen verebilmek çok önemli.
Büyük resme
baktığımda, kendim için, çevrem için elimden geldiğince güzel, faydalı şeyler
yapmaya çalıştım. Üniversite döneminden beri, gönüllü aktivitelere katıldım, Erasmus’un
Türkiye’deki ilk yıllarında değişim programı ile yurtdışına gittim, henüz üniversitede
okurken yarı zamanlı çalışmaya başladım, kendi ölçeğimde, küçüklere naçizane eğitimler
verdim, derdi olanın derdini paylaştım, akıl isteyen akıl verdim, bunalanı
dinledim, üzüleni teselli ettim, sevinenin sevincine ortak oldum. Bazen kalp
kırdım, bazen kırılan oldum. İnsani şeyler işte…Her zaman bir etkileşim ve paylaşım
içinde olmaya gayret ettim. Okul bitti, hayatın gerçekleri başladı…
Annemin ilk
bedduasına maruz kaldım. Birçok beyaz yakalı gibi, Ankara’dan İstanbul’a kapağı
atmanın derdinde olduğum, deli gibi iş görüşmelerine gittiğim dönemde “İnşallah
İstanbul’da iş bulamazsın” duası (ya da bedduası) ile birçok yerde “duvara
tosladım.” Ankara’daki ilk gittiğim iş görüşmesinde, sınavdı mülakattı kendimi
şaşırtan bir performans ile işe alındım. (Anne duasına o gün inanmaya başladım 😊)
Kaderin cilvesi,
kesinlikle planlı bir kariyer başlangıcı değildi ama belki de üniversiteden beri
çok fazla sosyal ortamda bulununca ve etkileşimin içinde olunca, Ankara’da
kalmam yönündeki anne duasını da arkama alıp, kendimi satış işinin içinde
buldum. Daha ilk işimde, firma sanki babamdan sonra bana kalacakmış gibi
sahiplendim, öğrenmek, öğretmek gayesiyle dört elle işime sarıldım. Gel görelim,
daha birçoğunuz “mobbing”’in anlamını bilmezken ben en alasından mobbing’e
maruz kaldım, yaşayarak “mobbing nedir, nasıl yapılırı” öğrendim. Bir çalışanı mobbing’e
maruz bırakmamak için neler yapmamak gerektiğine dair ciddi tecrübe edindim. Çok
şükür bundan kurtuldum, başka maceralara yelken açtım…Ne maceralar ne maceralar…
Kendimce hedeflerim
vardı, bunları gerçekleştirmek için kararlar aldım, bu kararları hayata geçirmek
istedim ancak karşıma türlü engeller çıktı. Ötelemek zorunda kaldım. Alternatifler
buldum, yeni alternatiflerle kendime yeni ufuklar yarattım. İçimde uhde kalan,
daha önceden aldığım kararları yıllar sonra tekrar hayata geçirmeyi denedim, birçoğunu
başardım da. İş hayatına dair türlü inişlerim çıkışlarım oldu. Çok iyi zamanlardan
geçtiğim gibi oldukça zor günleri de yaşadım. Hırsımdan, üzüntümden gizlice ağladığım
da oldu, sevinçten gururdan çılgına döndüğümde…Duygularımı uçlarda yaşadığım
zamanlarım da oldu, duygularımı belli etmemeye gayret ettiğim zamanlarım da…
Satışa dair
başarılı olmak için yapabileceğim her şeyi yaptım, çok çalıştım. Anadolu’nun en
ücra köşelerine gittim. Türlü türlü insanla tanıştım, kimi zaman ikna ettim
kimi zaman ikna oldum 😊 Yaptığım işe, sattığım ürüne, firmanın talep
ettiği ticari koşullara dair nice sunumlar, müzakereler yaptım. Bazen,
karşımdakiler konuya o kadar uzaktı ki, ”Merhaba Dünyalı, Ben Dostum” diyesim
geldi. Yöneticilerimin eleştirdiği, onaylamadığı birçok durum yaşadım.
Bazılarında sonradan bana teşekkür edecekleri başarılar elde ettim, bazılarında
büyük dersler aldığım hatalar yaptım. Ama iyi niyetle çalışmaya, bulunduğum her
yerde sanki firma bana aitmiş gibi özverili olmaya, kazandığım paranın
karşılığını vermeye gayret ettim.
Bugün
baktığımda “Neler yaşamışım, ne günlerdi” dediğim onlarca anı var aklımda. Her
ne yaptıysam ve yaşadıysam beni ben yaptılar ve bugün olduğum insan olmamda
beni şekillendirdiler. İyisiyle kötüsüyle hepsini yaşamam gerekiyordu ve hayat
yolculuğunda bana çok şey kattılar. Neyse ki, yerimde durmadım, bazen tam yol ileri olmasa bile, sağa sola ufak eğriler çizerek de olsa ilerlemeye devam ettim. Çünkü önemli olanın ilerlemeye devam etmek olduğunu çok bilinçli olmasa bile bir şekilde biliyordum.
Peki bundan
sonrası ? Bundan sonrasına dair de planlarım, alternatif planlarım, hayallerim,
hedeflerim var elbette. Şimdi onları hayata geçirmenin derdindeyim. Tabi, hayat
çok ilginç. Türlü sürprizlere, bazen tatlı bazen acı tatlara açık olmak
gerekiyor. Hayat karşıma ne çıkarır bilemiyorum. Ama ben yolumda yürümeye devam
ediyorum.
NLP’nin
başlangıç seviyesinde güzel bir öğretiden bahsedilir. HAYAL ET, PLANLA,
HAREKETE GEÇ ve BUNU HEMEN YAP ! Olmadı mı ? TEKRAR PLANLA, TEKRAR HAREKETE GEÇ…Her
şey hayal etmekle başlıyor. Sonra hayalinizi hayal olmaktan çıkartmak için,
istediğinize ulaşmak için iyi bir planlama yapmanız gerekiyor. Sonra da
harekete geçmeniz. Zaman kaybetmeden…
Bugün benim
doğum günüm; bu sebeple hep benim ne yaptığıma dair bir şeyler yazdım. Ama asıl önemli olan sensin !
Sen neler yaşadın ? Yaşadıklarından neler öğrendin ? Sen kendin için bu zamana kadar neler yaptın ? Bugün bulunduğun yerden memnun musun ? Farklı bir yerde olabilmek için neler yapman gerektiğini biliyor musun ? Farklı bir yerde olmak sana ne hissettirirdi ? Yarına dair yapacaklarını planlamaya başladın mı ? Bazen durup kendine bu soruları soruyor ve cevaplarını arıyor musun ? Hayalini gerçeğe çevirmek için harekete geçmen gerektiğini biliyorsun, peki neden bekliyorsun ?
Hayat kısa,
ben diyeyim 38, siz diyin 39…Yaş ilerliyor. Hayali olan insan hayata daha sıkı
tutunuyor. Hayalinizi hayata geçirmek için bir sonraki doğum gününüzü beklemeye
gerek olmadığına garanti verebilirim. Henüz adım atmadıysanız, hadi bugün kendiniz
için bir şeyler yapmaya başlayın.
Peki satış bu anlattıklarımın neresinde ? Bu blog satış hayatı üzerine değil miydi ? Tabi ki öyle. Nihayetinde mesajım çok net değil mi ? NLP'nin felsefesi iyi bir satış profesyoneli olmak için herkese yol gösterici olabilir. Satış fırsatı çok nadiren size açık açık gelir. Genelde sizin harekete geçmeniz, hayal edip, hayal ettiğiniz satışı iyi bir planlama ile gerçeğe dönüştürmek için adım(lar) atmanız gerekir. Bunu yaparken zaman zaman başarısız da olabilirsiniz; ama başarısız olmak demek hayalinizin olmayacağı anlamına gelmez. Yeter ki hatayı fark edip plandaki onarılacak yeri tespit edebilin. Hiçbir şey olmazsa, hatanız bir süre sonra tecrübeye evrileceği için yine bir kazanım sağlamış olacaksınız. Daha iyi bir satışçı olmak için her ne yapmayı planladıysanız hemen harekete geçin. En iyi plan bile uygulamaya konmadığında, sadece bir anı olarak kalmaya mahkumdur.
Sonraki
paylaşımda görüşmek üzere,
Sevgiler.
Çağrı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder